top of page
Writer's pictureBurcin Yılmaz

--Kum taneleri--

İnsanın kendini anlatma isteği azalacak gibi bir şey değil, bilinmek ve tanınmak istiyorum.

Evet senin tarafından -sen dediğim ben olanın muhattabı olan, siz demeyi istemem sana kendime ben derken, böylece daha rahat iletişim kurabiliriz, ikimiz, yazan ve okuyan olarak, ben her şeyi yazacağım, sen her şeyi okuyacaksın, adil bir anlaşma gibi geliyor fakat değil, sen beni tanırken ben seni tanımaktan mahrum olacağım, sen yeri geldikçe kendini anlatmak isteyeceksin lakin konumlarımızdan dolayı bu mümkün olamayacak, ikimiz için de yıkım olacak, ben anlayamamaktan, sen anlatamamaktan, eşitiz yani, mahrumiyetimizin derecesi aynı. Buna tutunabiliriz, adil bir ilişki: adalet severim.

Neye benzediğim şu anda önemsiz, boşver, standart insanlar gibi elim, kolum, kaşım, gözüm var, bunları söyleyebilirim, zaten fiziksel tarifle de anlatamam kendimi, anlatırım anlatmasına ama anlaşılamam, gözümün rengini söylesem bakışımın neye benzediğini bilebilir misin, bilemezsin, ne zaman, neye, nasıl bakarım, tahmin etmenin imkanı yok, görmen gerekir, ah bu arada görmek sadece gözle olmaz, o yüzden imkanı olabilir bakışımı görmenin, anlatmak istediğim de tam olarak bu, bana bakmadan görmeyi istemez misin?

O zaman başlıyorum, İçeriden başlamak istiyorum anlatmaya, içten, dışa bir tarif. İç demek öz demek çünkü.

Zihnimden başlayabiliriz. Kıymetlilerimden biri neticede. Bu arada o kadar fazla kıymetlim var ki, ne zaman bitecek tarifim bilmiyorum -şimdilik. Bilebildiğim zaman sen de bilirsin çünkü söylerim: bilinmek isterim.

Zihnim her zaman bulanık, kumlu bardağın sürekli karışması ya da karıştırılması gibi, içeriden karışmayla dışarıdan karıştırılma arasında fark olduğunu şimdiden söylemem gerekir, biri karıştırdığında kumlar aniden düzene girer ve daha hızlı durulur, içerden karışmaya başlarsa taneciklerin her biri başka türlü savrulur, durulması gecikir, ne zordur öyle zamanlarda durulmak bi bilsen, belki de biliyorsun, ve sadece içinden çekip çıkarabildiklerimi gösterebilirim sana, sonrasında da birlikte bakarız aynı kum taneciğine, ne görüyoruz tarif ederiz sonra da anlamaya çalışırız, anlamaya çalışmaya başladıysak anlaşıyoruz demektir, anlaşıyoruz dediysem ayrı ayrı, çünkü beraber değiliz, gerçi beraber olsak bile yine de ayrı ayrı olmaz mı anlamamız, birlikte anlamamızın mümkünatı yok ki, bu noktada beraber ya da ayrı ayrı olmanın önemsizliği de su yüzüne çıkıverdi, o zaman biraz rahatlayalım, mahrumiyetimizin derecesi azaldı, azalan bir şeyin olması iyi, bu arada hala şüphelerim var anlaşma konusunda, anlaştığımızı anlayabilmemiz olası mı dersin, ah belki de olası değildir, yine de olası olsun isterdim, bilemiyorum, aslında bildiğim bir şey de yok, bilmek denilen şey o neyse artık bana zor geliyor her zaman, belki sana kolay geliyordur, bu arada konu neydi sahi, dedim ya bulanığım diye, konu yokken bile çok konuşurum, ama öylesine konuşmam, uzun uzun, türlü türlü anlatırım, e o da kısa olamıyor, bak yine uzattım, yine dediysem seninle olan tanışıklığımız boyunca ilk defa oldu ama hep yaparım, ondan diyorum yine diye, o zaman tanıtmaya başlıyorum kendimi: uzatıyorum.

Umarım sana fazla gelmez bulanıklığım. Her bir kum taneciğine bakacaksak biraz zamanını alacağım, sen bana zamanını vereceksin dinlemek için ve tabii ki ben de sana zamanımı vereceğim anlatmak için, peki sen ne alacaksın bu durumda, onu da bilmeyivereyim şimdilik, umuyorum ki ilerde pişman olmam bu bilmeyivermek olayına, neyse konuyu dağıtmayacağım: bulanığım.

Gurur duyarım bulanıklığımla, zaman zaman da iyi ki dupduru değilim diye şükrederim. Dupduru demek içinde bir şey de yok demek de ondan. Öyle insan mı olunur, saçmalık, insan dediğin karışık, karmaşık, bulanık olur ki arada durulabilsin, ama sadece arada. Arada olan o nadir denk gelen duru zamanlar da zaten uzun uzadıya sürmez, merak etme.


2023, Eindhoven

2 views0 comments

Recent Posts

See All

aynalar arasında

İki kişi, ikisi de ayna; belki netlikleri farklı ama ikisi de ayna, ikisi de yansıtan, gösteren, benzeten, karşılıklı yani. Aynalar...

Comments


bottom of page